Sosyal medya araçlarını hem seviyorum hem nefret ediyorum. Bir çok açıdan faydalı tabii. Hem çok kolay erişiliyor. İstediğin her yerden istediğin her an kullan. İletişim hızlı. Aradığın her şey kolayca bulunuyor. Bir ürünü bitirdim mi anında koyuveriyorum instagrama ya da atıveriyorum facebooka. Zamanla yarıştığım için çoğunlukla ya yemek yapıyor oluyorum bir yandan ya da çocukla oynuyorum. Birine bir şey mi göstereceğim, açıveriyorum hemen, "instagramda var bakıver" diyorum ya da. Bir yandan konuşup bir yandan göz atıveriyoum hızlıca.
Peki blogum? Blog öyle değil. Emek istiyor. Resimleri uzun uzun seç, bilgisayara gir, yazı yaz.... Blog takip etmek de zor. Özel mesai istiyor. Cepten bakmaya kalksan iki saat açılmasını bekle, küçücük ekrandan okuyacağım diye uğraş, tadı tuzu olmuyor. İlla oturup bilgisayarın başına kahveni çayını da yanına alıp keyif yap istiyor blog. Kim ne demiş, ne yapmış takılıp kalıyor insan... Bende uyandırdığı his "evde olmak" gibi, blog gezerken de koşuya gitmişim sanki.. O yüzden de instagramda alacağım 10 beğeni yerine blogda 1 yorum alsam o gün keyif benim oluyor.
Yine de ikisinin de yeri ayrı tabii. Bu işlerlerle uğraşıp da, bu devirde teknolojinin imkanlarından yararlanmamak olmaz.
Gelelim yazının konusuna... Bu kadar lafı niye söyledim?
Eh nihayet benim de bir pinterest hesabım oldu diyebilmek için :))
Bir arkadaşımın aklımı çelmesiyle sonunda ben de pinterestte hesap açtım. Ziyaretime beklerim :)) ,
Aşağıdaki ikonlara ya da blogun sağ sütunundaki ikonlara tıklayarak "fecirin atölyesi"ni sosyal medyadan da takip edebilirsiniz...
